4 Haziran 2018 Pazartesi

Deliliğin Başlangıcı


Özgür ile bir gün yazışırken ikimizde aynı anda kamp yapmaya ihtiyacımız var dedik. Bir sürü iptaller silsilesi sonunda tam gerçekleştirdik derken yarım gün yapılmış bir kamp anımız var hadi toplaşın aksiyon var çünkü 🙋

Gece karar verilmiş ve sabaha yola çıkılmış bir kamp hikayesidir. Sabah annemle babamın uyanmasını bekledim çünkü kamp malzemelerim onların yatağının altındaydı. Haberleri yoktu, hoş olsa ne olacaktı tepkiler hep aynıydı. Çıkarken babam trip attı ama yapacak bir şey yoktu ben yola koyuldum. Özgür'de hazırlandıktan sonra Harput' a yol aldık. Gideceğimiz yer Buzluk Mağarası'ydı. Oraya giden toplu taşıma aracı yok o yüzden mecburen otostop çekecektik. 

Harput araçlarına bindik. Harput girişinde inip hemen güneş kremlerimizi sürdük bize bakan tuhaf gözler eşliğinde. Sonra yola doğru koyulduk ama gök gürültüsü başladı bu planladığımız şey değildi. Biraz yağmaya da başladı. Durmak için uygun yeri seçerken biraz yukarıya doğru yürüdük ve bir ağaç altında biraz oturduk, dinlendik.. O sıra bir kaç araç geçti oralı olmadık. Neyse hadi kalk başlayalım otostopa derken ilk müdahalemizde bir araç durdu. Biliyorsunuz diğer otostop (Nemrut) maceramda da ne kadar şanslı olduğumu.👍 Bir çift bizi arabasına aldı. Onlarda rast gele geziyorlarmış. Bahsettik nereye gideceğimizi bizi Buzluk Mağarası'na kadar bıraktılar.

Buzluk Mağarası ama mağaraya giriş yok ne acınası bir durum. Açsana abi turizme, güzel bir işletme kur. Her neyse bu başka bir konunun mevzusu.
Karşı dağlara yağmur yağarken



Yağmur hafif yağdığı için biz hemen çadır kurma işine giriştik. 


Bizi bırakan çift döner diye beklerken tüm gün neredeyse bize eşlik ettiler, keyifli sohbetler yaptık. Daha sonrasında etraftan odun, çalı çırpı bulmaya başladık. Çiftimiz de bize yardım etti. Acıktık ve bir şeyler yemeye başladık o sıra çiftimiz de karşı tepeye tırmanıyordu. Bu sırada girişi olmayan mağaraya akın akın insanlar geliyordu.

Çok misafirperveriz canım😜. Hemen su ısıttık misafirlerimize çay kahve ikram ettik. Güzel sohbetler ettik.



"Tırnaklarım kanalizasyona karışsın istemiyorum, toprağa karışsın istiyorum." dedi ve evet tırnaklarını kesti 😅 

İkimizin birlikte ilk fotoğrafıydı bence çok heyecanlı bir andı. 😆
Bir aile istemiyordum,
ev istemiyordum,
iyi bir iş istemiyordum.
Böyleydim: entelektüel değildim,
sanatçı değildim,
sıradan insanı kurtaran köklerden de yoksundum.
Arada derede kalmış bir şeydim,
bu da deliliğin başlangıcı olsa gerek.'' 
Evet tam hissettiğim buydu. Huzura eriyorum, dağa taşa bakınca keyif alıyorum. Anlamıyorlar, anlamlandıramazlar da bu histe olanlar bilir ancak.

Güneş batmaya başlıyordu. Güneş gidince havada soğumaya başladı. Misafirlerimiz de üşümeye başlayınca onlar gittiler biz Özgür ile baş başa kaldık.


ateşi yakmaya başladık.

Telefonum yetmiyor bu manzarayı çekmeye, gözümün gördüğü ile ben yetindim. Siz de görmek istiyorsanız bir zahmet harekete geçiniz.
Akşam yemeğimiz barbunya idi.
Yemek yedikten sonra suyumuzu da ısıttık termosa doldurduk, gece uzundu. Ateşin yanına kurulup, sohbet etmeye başladık, şarkılar söyledik. Yoğun bir şekilde şimşek vardı onun yarattığı muazzam görselliği izliyorduk. Hava çok bulutluydu o yüzden çok daha erken saatte hava karardı.

Tahmin ettiğimden daha iyiydim. Korkarım falan diye düşünürken içimden cesaretimi kutluyordum. Özgür'le yer değiştirdik. Çakal öyle bir yer bulmuş ki kayalığın ortasında tam poponu yerleştirebileceğin bir yer. 😄 Tam oraya yerleştim, falan derken soluma döndüm bir ışık belirdi.😌😌😌

Nasıl bir rahatlık indiyse üstüme, hiç yerimden hareket etmediğim gibi refleks olarak da bir harekette bulunmadan sadece gelmelerini bekledik. El fenerlerinin ışığı daha belirginleşti derken, askeriye dediler. İçimden kesin ateşe laf ederler dedim ama öyle olmadı. Burada kalamayacağımızı, izinli olmadığımızı ve sorunlu bir yer olduğunu söylediler. Bizim bütün hayaller bitti o anda. İnanmadık başta şaka yapıyorlar gibisinden ama hayır ciddilerdi. Gelin çay için falan gibilerinden ikna çabalarına başladık, bu saatte dönmek için aracımız yok dedik biz bırakırız dediler ve tüm çabalarımız sonuçsuz kaldı. Size biraz süre verelim çayınızı için toparlanın gelip alalım dediler. 12'ye kadar ancak süremizi uzatabildik. Telefonlarını aldık bir şey olursa ararız diye. Onlar gezinmeye devam ettiler. Biz de başladık söylenmeye hep o Mustafa (askerlerden biri 😝) yüzünden o ispiyonlamıştır kesin komutana diye. Biraz oturduk daha sonra yavaş yavaş toparlanmaya başladık. 

Ateşimizi söndürdük, çadırımızı eşyalarımızı topladık. Ne gelen vardı ne giden. Sadece kafa lambalarımızla kayalıklara yaslanıp beklemeye başladık. İşte tam bu anda çok fazla savunmasız hissettim. Mustafa'yı telefonla arayıp hazırız dedik. O bekleyiş biraz ürkütücüydü açıkçası ama yine de çok fazla korkmadım ve bu durum beni mutlu etti. Çünkü yavaş yavaş tek başıma kamp kurmayı istiyorum. Bu durum onun için bir ön hazırlık oldu. Bu esnada beklerken bulutlar dağılmış ve yıldızların sayısı artmıştı ama biz keyfini süremeden geri dönüyorduk.
gergin, savunmasız bekleyiş

gülerek gerginliği uzaklaştırma çalışması
Yarım saate yakın geldiler. Biz de amaçsız, savunmasız boş boş kayalıklara yaslanarak bekledik. Beraber jandarma aracına geçtik. Komutan da oradaydı. Motorlu gençler vardı onlarla konuşuyordu. Sohbet ede ede bizi evimize bıraktılar bu ikinci kez binişim jandarma aracına. İçindeki müzikler çok iyiydi yalnız rap dinliyorlardı. 💃💃 Bir iki sohbet ettik. Mustafa bir espri yaptı sonra ona güldüm biraz. Sizi bu 4. görüşüm dedi, sabah güneş kremi süren siz miydiniz, deyince ahh Mıstafa ah desene en başından beri kampımızı sabote edecekmişsin dedik.
kamp malzemeleri ile şehre dönen iki mağdur
Teorik olarak Özgür ile yine kamp yapamadık ama güzel bir gün ve güzel bir anıya sahip olduk.

Her şeye rağmen görevlerini iyi yaptıkları için askerimize teşekkür ederiz. İyi ki varlar.🙏🙏🙏

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder