16 Şubat 2018 Cuma

Ankara'ya Gitmişken Tarsus'a Uğramak

Evet yanlış duymadınız!

Yolculuklarımın özelliğidir, evden çıkınca bir kaç şehir gezip dönmek. İş bulma derdinden yakında bütün şehirleri gezeceğimden emin olabilirsiniz.

İlk rotam Ankara idi. Ankara benim için özel bir şehirdir. Öğrencilik dönemimi aktif bir şekilde geçirdiğim, bana birçok bakış açısı kazandıran ve şuan ki karakterimin oluşumunda katkıları olan bir şehir. Ankara'daki anılarım o kadar fazla ki Ankara'yı ben buraya yazarken siz de okurken çok sıkılırsınız emin olun. Yeniden oraya dair anılarım olursa belki o zaman araya serpiştiririm.

Ankara'da ya okunur ya da aşık olunur gibi bir kısıtlama Ankara'ya çok büyük bir haksızlıktır. Ankara'da tabiki gezilecek görülecek çok güzel yerler var. Ama onun dışında benim açımdan en cazip kısmı birçok seçeneğin olması. Bir sürü imkana sahipsin -değerlendirebilene-. Ulaşımın oturmuş olması çok büyük bir artı, düzenli bir şehir. Ankara benim için uygun fiyata alışveriş yapabileceğin mekanlar, birçok konser, sinema, tiyatro, kendini geliştirebileceğin kişisel gelişim kursları ve eğitimlerden ibarettir.
Ankara'da fazla vakit geçiremedim, stresliydim gezmeye de fırsatım olmadı ve çok soğuktu bu özelliğini bilmiyormuş gibi etekli gezme girişimlerimden dolayı tabi ki yarıda kaldı. 😝

Elazığ'a dönerim diye planlarken, annem ve babam oradan Adana'ya git, teyzenleri ziyaret et dedi. Körün istediği bir göz hesabı ben de Adana'ya biletimi aldım. Ankara'da akşam saat 9'dan sonra Kızılay sokaklarında işportacılar çıkar ve çok uyguna orijinal şeyler bulabilirsiniz. Yukarıda 👆 bahsettiğim soğuk ve etekli oluşumdan dolayı yemişim işportacıları dedim ve kendimi hemen Aşti'ye attım. Ankaray'da duraklardan birinin adının değişmesi dikkatimi çekti. Bir an hafızamı yokladım. Evet Anadolu yeni eklenmişti. Tandoğan'ı hatırlayamadım, yeni durak mı yaptılar diye düşündüm sonra internetten bakınca ismi değiştirdiklerini öğrendim. Alışkanlıklarımızın değişmesi hayattaki en nankör şeyler sanırım.

Aşti'ye vardığımda giriş kolay olmadı, güvenlik önlemleri artmış, yürüyen yolun oradan Emek'e bir çıkış yapılmıştı. Otobüs saatimi 1 saat erkene alarak Adana'ya doğru yol aldım. Ankara'da kar olarak başlayan yağış güneye indikçe kesintisiz yağmura dönüştü. Adana'da kaldığım 2 gün boyunca hiç durmadan sağanak bir şekilde yağmur yağdı. Kuzenlerle ve yeğenlerle vakit geçirdim bolca oyunlar oynadım.
Adana'ya çocukluk dönemimden itibaren çokça gittiğim için Adana sokaklarına da çok aşinayım. Kaybolmadan çok rahat Adana'da gezinebilirim. Gezme amacıyla gitmediğim için evden çıkmadım. Bir akşam Optimum Alışveriş Merkezi'ne gittik Decathlon'a muhakkak uğrayın. 👍Diğer akşam da meşhur Hasan Usta'ya (Baraj yolu) gittik yediğimiz içtiğimiz bizim olsun efenim gidin de mekanda tadın herşeyi. Meze ve salatalarla gözünüz de karnınız da doyuyor zaten. Mekan çok güzel, hizmet çok güzel. Daha sonra Adana'ya her gittiğimizde muhakkak gittiğimiz Real'e gittik. Real'in büyümesine en çok sevinen ben ve kardeşlerimdir. 🙈 Kuzenimin reyon reyon marketi gezip hiçbir şey almadan dönmesi yıllarca bizde travma etkisi yaratmıştır.😝
Adana'ya gitmişken Tarsus'a gitmemek olmazdı. Cumartesi sabahı önceki 2 güne inat güneş açmıştı. Sabah kuzenlerim beni Tren Garı'na bıraktılar. Trenin gelmesi gecikmişti. Babamı arayıp haber verdim.


-Ben: Baba Tarsus'a gidiyorum.
-Babam: Tabi kızım çıkmışken birkaç şehir gezmeden gelme (Gülmeli, bol imalı bir cümle.)
-Ben: jslfmdgklfjgfdkl 😇

Tarsus'a tabiki benim nam-ı değer "Tokat'ın gizemi" Gizoşum'u görmeye gittim. Gizoş ile yüzyüze tanışıklığımız Tokat'ta başladı. Ancak resmi bir ilişkiyle başlamadık. İkimizinde Merve ile iyi ve sağlam bir ilişki kurması ikimizin ilişkisini de olumlu anlamda etkiledi ve bodoslama olarak arkadaşlık ilşikimiz Merve ile kurduğumuz bağın üstüne eklenmiş oldu. Adana-Tarsus arası yarım saat, birbirimize ulaşmak her zaman bu kadar kolay olsa keşke. İskenderun'dan gelen trene binmiştim ve çok kalabalıktı ayakta iki vagon arasında hemencecik vardım. Gizoş beni garda karşıladı ve 2 günlük kısacık Tarsus turu yaptık. Tarsus'a küçükken Eshab-ı Keyf için gitmiştik. Yıllar sonra tekrardan bu topraklara adım attım.

Kahvaltı yapma demişti Gizoş 😂 hakkını fazlasıyla vereceğimiz bir kahvaltı mekanına gittik.  Açık büfe biliyorsunuz hakkını iyi veririz.💃 Sohbetle dedikodu ile nasıl yedik biz de bilmiyoruz.

Altta döşediklerim iyi ki görünmüyor.



Hava da bizden yanaydı. Kış gününde kabanları çıkardık güzel güzel gezdik. İçimize temiz havayı çektik. Toy Bahçesi'nde resmen görsel şölen yaşadım. Gizoş da bana geçtiğimiz yollarla ilgili hikayeler ve gelenekleri ile ilgili detaylar anlatıyordu.
















Şalımla havalı göründüğümü düşünüyordum. Gizoş'un uyarısı ile çıkardım yoksa tüm fotoğrafları katledecektim.



Daha sonrasında Kültürpark'a sonrasında da Yarenlik'te gezindik ağaçlar çok güzel bir görüntü oluşturuyordu.
Yarenlik
Adana'da da Tarsus'ta da caddeler sokaklar turunç ağaçlarıyla kaplı. Sokaklarda kendi fotoğrafımızı çekeceğimize bol bol turunç ağaçlarını çektim. Elazığ'da yetiştirebilirmişim, Gizoş bir daha ki Elazığ turunda bana getirecek 😆



O kadar yedikten sonra gıdıları saklamak gerek.
Kırkkaşık Bedesteni'ne gittik çok güzel el yapımı ürünler vardı. Bana Antep'teki bedesteni hatırlattı.
Daha sonra tekrar geliriz diyerekten devam ettik Tarsus tarihi evlerine gittik.

Herkesin kapı önünde bir fotoğrafı vardır.
Nedenini hiç merak ettiniz mi?
Ben genlerimize aktardığımız "1071 Malazgirt Anadolu'nun kapısı Türkler'e açıldı." cümlesine bağlıyorum. 😅
Ya siz?

Ben: Gizoş şu açıdan çek.
Gizem: Tamam konuşma.
Taşlar, eski yapılar, harabeler her zaman ilgimi çekmiştir. Oranın yaşanmışlıkları, anıları benim vücudumda canlanır ve ben başka bir psikolojiye bürünürüm. Ayrıca popüler kültürün oluşturduğu dış çekim düğün fotoğrafçılığı için de uygun mekandı. 9 tane evlenen çifte rastladık. Herkes bir yeri parsellemişti. Hepsine el sallayıp mutluluklar dileyip, biz de gezimize mola verip Cafe Mor Ötesi'ne gittik. Oraya giderken bir dizi setinin içinden geçtik. Gizoş ile geçerken "Durun, sizde star ışığı var." diyen yönetmenin bizi keşfedeceğini umuyorduk ama olmadı. 😅 Kahvemizi yudumladık, geçmişimizi, geleceğimizi, pişmanlıklarımızı, ideallerimizi bir bir konuştuk.
 







Fotoğraf çekilirken çok konuştum. En son Gizoş "Sus" diye bağırdı. 😁






Gizoş beni Kiliseye'de götürmek istedi ama yetişemedik kapanmıştı. Daha sonra eve gitme vakti gelmişti. Kleopatra kapısından geçerek Gizoşlar'a doğru yol aldık.

Kleopatra Kapısı
Annem olsa altından geçerken "dilek dile" derdi. 😆 

Nasıldı o hareket?
Böyle mi?
Gizoş'un özenilesi, kalabalık bir ailesi var. Abisi bizi evinde ağırladı. Gizoş'un öncesinde annesi ile tanışmıştım, Tarsus'a gidince birçok aile bireyiyle tanıştım. Daha tanışamadıklarım var onlarla da bir daha ki gidişimde umarım. Ama adetlerini öğrendim bir daha ki gidişimde en az 8 gün (her bir kardeşte 1 gün) kalacak şekilde planlayacağım.

Tarsus'un meşhur mezelerinden biri humusu, Gizem sayesinde yıllar önce öğrenmiştik. Tarsus'ta adım başı humusçular var. En meşhurunu bilemeyeceğim de ben ev yapımı olanını bayıla bayıla yedim. Yıllar önce yemiştim ama beğenmemiştim. Şefika abla(Gizoş'un ablası) konuşturmuştu resmen. Ben de yapımını öğrenip Gizem ile bir daha ki görüşmemizde ona yapacağım. (Şefika abla kadar güzel yapamayacağımı bilsemde.)  Benzer kültüre sahip Adana'da da çoğu kez yediğim fındık lahmacunu burada da ev yapımı usulü yedim. Daha sonrasında kahveler, fallar, sohbetler, pastalar, meyveler yatağa girdiğimde patlayacaktım sanırım.

 

Yorgunluk, hava çarpması falan filanlardan normalden erken uyumuştum. Sabah uyandığımda Gizoş kahvaltı hazırlamaya başlamıştı bile. Hep bize Tarsus'a gelin size zeytin salatası yapacağım derdi onu yapmakla meşguldü.


Yine sohbetler eşliğinde çok güzel bir kahvaltı yaptık. Gizoş sürekli beni bir yerlere götürmek, gezdirmek istiyordu. Bense ne gezmek ne de fotoğraf çekinmek istiyordum. Sadece Gizem ile vakit geçirmek istiyordum. O yüzden bu yazımda çok fazla bilgi içerikli şeyler bulamayacaksınız.

Daha sonra Gizoş'un arkadaşları ile buluşup Tarsus Şelaleri'ne gittik. Bir görsel şölende burada yaşadık. (Nazlı, Fatoş ve Ezgi'ye selam olsun.) Bolca fotoğraflandıktan sonra Şelale Otağı'na gittik. Bu kadar kız bir araya gelince dedikodular eksik olmaz dedikodu yapmaktan burada fotoğraf çekememişim. Ama nehir kenarı boyunca konumlanmış masalarımızda çaylarımızı yudumladık.




 

 





 

Şey evet kilo aldım. 😡


Daha sonra Nazlı'nın özellikle gitmek istediği bir hamburgerci varmış oraya doğru yol aldık. Adı Ketchap Burgers. Bol malzemeli, bol soslu, büyük ebatlı bir hamburger şimdiye kadar yediğiniz hamburgerleri sorgulatacak cinstendi. Küçük bir mekan, kadın/erkek lavabosu ortak. Bar servis masasının altında oturduk. Tepsiler kafamın üstünden her geçtiğinde "aha şimdi dökülecek" diye geçirmekten kendimi alıkoyamadım. Siz giderseniz uzak köşelere oturun 😓

Avucuma sığmadı.


Hadi iyisiniz sizin için menüyü de çektim. 👇

 

 

Soslar


Dönüş yolumuzda fuara ve tekrar Kültür Park'a uğradık ve kızlarla vedalaştıktan sonra eve döndük. Evde yemek ve sohbetlerden sonra benim ayrılma vaktimdi. Bir daha ki sefere planlı daha geniş zamanlı bir Tarsus turu yapacağım.









Tarsus-Elazığ arası tren var diye biliyordum. Oh mis bir tren turu yaparım yanıma kitapta almıştım, yolculuğuma anlam katarım demiştim ama meğerse tren yokmuş.😒 Adana'ya gidip bir daha aktarma yapmakla niyeyse uğraşmak istemedim. Otobüs bileti aldım traji komik bir şekilde otobüsüm Adana'da aktarma yaptı. Yolculuğum normalden 2 buçuk saat fazla sürdü. Treni tercih etmememin intikamını sevgili Kara tren almıştı.

Yine gezi amaçlı olmayan ama her fırsatı değerlendirip araya serpiştirilen kısa bir turu daha tamamladım. Ankara, Adana ve Tarsus'da ikişer gün kalaraktan evime döndüm.

Sloganımız "ne" diye sorarsanız.
Gezmeye zaman yaratacağınız bir hayatınız ve bir bakış açınız olsun.👍