26 Mayıs 2017 Cuma

19 Mayıs Gençlik Buluşması





Anadolu’da bir gelenek vardır, yeni doğan bebeğin göbek bağı olması istenilen karakter ne ise ona uygun yerlere gömülür. Örneğin üniversite, cami vb. Benim ki ne mi olmuş? Kaybolmuş😅 Yolların beni çağırması bu yüzden. Bayağı geziyor anlaşılan göbek bağım çünkü hala bulamadım. Samsun’da beni kendine çağırdı. O kadar plan yapıp gidemeyip hiç hesapta yokken Samsun’a bir koşu gidip geldim. İyi de yaptım.

Kızılay Gençlik Kollarına dahil oldum. Arkadaş "ben yoğunum gidemeyeceğim sen gider misin?" dedi. O da keşfetmişti beni. Hayır diyemediğimi gezmeyi sevdiğimi. Ve hooop biletler alındı ben çantamı hazırladım ve gittim. Öncesinde Samsun örgütlenmesiyle iletişim kurduk ve bize havanın soğuk olduğunu ona göre hazırlık yapmamız söylendi. Ancak ben dedim ki ne kadar soğuk olabilir, Ayaz olacak değil ya deyip çantama ilk mayomu ekledim 😝 çünkü kampta havuz vardı ve denize sıfırdı. Ama şom ağzımla tüm ayazı Samsun'a çekmiştim. Havuzda da tadilat vardı.

Samsun terminaline ilk indiğimde bekleme noktasına gittim. Güvenlikteki abiler mola vermiş yemek yiyorlardı. Yemeklerini benimle paylaşıp bir de bana çay ısmarladılar. O an Samsun gezimin iyi geçeceğini anladım. Başka illerden gelen arkadaşlarla birlikte Atakum Kızılay Kampı’na geçtik. Bizi bekleyen arkadaşlarla tanıştık ve yatacağımız yerlere geçtik. Öncesinde tadilat olduğundan o gece zor geçti çok soğuktu. Sabahında 81 ilden gelen temsilcilerle çok güzel bir kahvaltı yaptık. Açık büfe mantığından sınır koymuyorum kendime. Salopetimi de bilerek giydim. Göbeğimi de kapamıştı. 
Bu peynire bayıldım.
Atatürk heykeliyle başladık gezimize, daha sonra kent müzesine geçtik. Görevli öğretmenimiz bize çok güzel sunumlar yaptı. Bazı insanlar konuşmayı çok sever. Sorduğumuz sorunun cevabı evet/hayır ile verilebilecekken uzun uzun cümleler kurmayı seven insanları doğru mesleklere yönlendirmemiz gerekli diye düşünüyorum. Bu öğretmenimizi dinlerken ben çok keyif aldım.

Atatürk Heykeli 
Milli mücadeleye destek sağlamak için yapılan ilk afiş çalışması.
Anlatılırken etkilenmeyen yoktur sanırım.
Daha sonrasında bandırma ya geçtik çok güzel fotoğraflar çekildik o ruhu yaşamaya çalıştık. Birçok toplu fotoğrafta ben yokum olsamda görünmüyorum zaten 😝 Bize eşlik eden bir fotoğrafçı abimiz vardı herkes deli gibi fotoğraflar çekilmiş. Ama ben bu gezimde fotoğrafla vakit harcamak istemedim. Anı yaşamak istedim keyif almak istedim. Bol bol insanları ve davranışlarını gözlemledim.Mimiklerini, komplekslerini, gülüşlerini... Kişisel bir tezim var onun için materyaller topladım kendimce.


Oijinali değil. Biliyorsunuz orijinali imha edilmiş.

Aaa Orhan Veli mi?
evet 'o'
Tanır, her yerden cımbızla çekerim.
(İşitme engelliler için de ayrı bir kioks hazırlanmıştı 🙏 )
(Ayrıca müze nasıl olurmuş gelin burayı gezin.)


rengarenk evler
Sonrasında Amisos Tepesine gittik. Şehrin denize konumuna bayıldım. Huzur buldum ben. Bazı şehirler sizi ürkütür, üzerinizde kötü etkiler bırakır ama bu şehir tamamen huzurluydu. Burada Yalı isimli mekanda bizim için önceden hazırlanmış pideleri yemeye gittik. Bazı arkadaşlarımız hakkından fazlasını yiyince (!) bazılarımız çok fazla bekledi, aç kalanlar oldu, Ahmet hoca ve işletme müdürü mahcup oldu. Samsun’un pidesi meşhurmuş. Ama daha önceki yazılarımda da yazmıştım taş fırın kültürüne sahipseniz her yerin pidesini kolaylıkla beğenemiyorsunuz.

oralarda bir yerlerdeyim.
Habip hocamızın Samsun’da yaptığı bir tv programına da konuk olduk. Benim yüzüm elim kulaklarım ve burnum programda uzun uzadıya incelendi. Uzun burnum tuttuğunu koparan bir özelliğe sahipmiş. 13. dakikadan itibaren beni izleyebilirsiniz. Hocamız " uzun boylular saf olur." deyip dolaylama yaparak zariflik yaptı.🙈


"Kaderden Aşka Yüzdeki Gizem" adlı programdan
Sonrasında 19 Mayıs Gençlik Yürüyüşü'ne dahil olduk. Yürüyüş planında bir yerimiz bile yoktu. Apışıp kaldık bir kenarda derken ne ara öne hata protokolün önüne geçtik ben de anlamadım. Bilmediğim şehirlerde tanımadığım insanlara el sallamak yaptığım rutinler arasındadır. Samsun halkını da  gün boyunca bayağı selamladım. Samsun halkı da yürüyüşümüze balkonlarından destek verdiler.

Yürüyüş boyunca arkasındaydım. Arkadan da görünen orijinal bıyıklar 🙆

Daha sonrasında biz kampımıza döndük. Kampta bizim için hazırlıklar başlamıştı. Kamp ateşimiz kuruluyordu. Mangal yakılmaya başlamıştı. En güzel kısmı neydi biliyor musunuz? Kimse hizmet beklemiyordu. Herkes bir işin ucundan tutuyordu. Standartlarımız çok mu yüksekti kesinlikle hayır. Belki başka bir ortam olsaydı herkes sızlanabilirdi ama burada herkes halinden memnundu. Ve görevli arkadaşlarımız maaşlı çalışan olsaydı bu şekilde bizimle ilgilenmezlerdi. Güzel yürekli insanlara buradan tekrar selam olsun. Soğuktan güneş enerjileri işlevsel olmayınca bize "kuaföre gitmek ister  misiniz, saçlarınızı yıkamak isterseniz yardımcı olalım." diye gelip soran ince düşünen  insanlar tanıdık.

Çok güzel bir sucuk ekmek yedik. Tadı muhteşemdi. Doymadık tabiki sıraya girip ikinci ekmeğimizi de yedik. Sedat abi torpilini unutmayacağım 😉 Çay, sohbet, müzik, kemençe, tulum, gitar, keman… Horon bile çektim. Gece uzundu, eğlencemizi kelimeler anlatmakta yetersiz kalır. Sonrasında yavaş yavaş odalarımıza dağılmaya başladık. Kamp alanında bir de kümes vardı. İlk defa paçalı tavuk ve horozlar gördüm. İlk geldiğimiz gece de 4'ten itibaren öten horoz bu gece hiç uyutmadı. Üç kere çıkıp kovaladığımı biliyorum. En sonuncusunda bizim kapının önünde horoz oturmuştu tavuklarda etrafında şölen yapıyordu.
malum horoz

Sabah erken uyanıp toplanma yerine gittim şoför abi neredesiniz dedi. Saat anlaşmazlığı olmuş. Biraz fazla beklemiş. Baktım kahve makinesi var kahve var. Ne duruyorsun helva yapsana mantığında sabah kahvemizi yaptık içtik yetmedi bir de fala baktık 🙋

Bugün kahvaltımızı farklı bir mekanda yaptık. Trabzon muhlaması/mıhlaması yedik çok güzeldi. Burada sunum yapıldı, mola verdiğimizde bisiklet sürüp sahilde biraz yürüdük. Sağlık bakalığının projesiyle biliyorsunuz illerde bisiklet dağıtıldı. Ancak bir çok ilde torpillilerine dağıtıldı. Ama Samsun’da halka açık olarak kimlik karşılığı bu bisikletleri kullanabiliyorsunuz. Tebrikler ve teşekkürler Samsun.

tadına doyamadığımız muhlama



Daha sonrasında panele katıldık, madde bağımlılığı ile ilgili sunum oldu. Gecikmeli olarak valimiz geldi ve konuşma yaptı. Feminist olunca bazıları için güzel bir konuşma olmuştur ama benim beynimde zonkladı. "Türk Yıldızlarının başında bir kadın var biliyor musunuz?" diye bir cümle kurdu sayın valimiz. Tabi ki bir art niyet içermiyordu ve iyi bir şey dedi aslında. Ama ataerkil toplum oluşumuzun etkisi ve bilinçaltımıza kodlanmış şeylerden dolayı sanki kadınlar başarısız ama olağanüstü bir başarı sağladığı düşünülüp takdir edilmesi gerekiyormuş gibi hissediyoruz. Başındaki kişi erkek olsaydı bu vurgu yapılmayacaktı. Erkek pilot, erkek öğretmen gibi bir ayrım yapmıyorsak ve vurgulamıyorsak, kadın pilot, kadın doktor diye de vurgulamamıza gerek yok. Biz kadınlara çok iş düşüyor. Kadın öğretmen, kadın doktor  algısı yerine Saniye öğretmen, doktor Işılay, avukat  Meltem algısını oturtmalıyız. Görünürde sayımızın az olması bizi başarısız kılmaz!

Hava şartlarından dolayı bir gün önce iptal olan Türk Yıldzları ve Solo Türk gösterileri bugün gerçekleşti. Göğsümüz kabararak büyük bir coşkuyla izledik. Farklı illerde arkadaşlarınızla toplaşmak çok güzeldir. Beynimizi şaşırtmak lazım bazen.  Burak’la da birbirimizi bulduk beraber izledik. Sonrasında ben kendi ekibime döndüm ve vapur gezisine başladık. Vapurda yemek, müzik eğlence, güzel manzara…
kendilerine "meşhur masa" diyorlardı bu akşamki konukları bizdik.



Bunlar yetmedi bir de kamp alanına gidip yine orada da ateşi yaktık eğlenceye devam ettik. Her kültürden müzik, dans. Son gecemizdi artık.


Çekildiğinden habersiz fotoğrafımın metaforu oldu balıkçı.
Sabahında diğer günlerin aksine çok güzel bir hava vardı. Erken uyanıp sahile gittim. Çok zorlasam denize girilebilirdi. Ama mahalle baskısından yapamadım sadece ayaklarımı suya sokmakla yetindim. Çok güzel deniz kabukları topladım. Şüheda bana eşlik etti sonrasında beraber sohbetler ettik yol boyu. Yavaş yavaş millet uyanmaya başladı toparlanmaya başladık hep beraber yine işin ucundan tutup kahvaltımızı yaptık. Ve vedalaşmalarımız başladı. Sonrasında grup grup terminale geçtik. Alkışlarla oyunlarla birer birer birbirimizi yolladık.

Her zaman umudumu korurdum ne safsın diyenlere inat. Samsun buluşmasından sonra umudum daha çok arttı. Selam olsun yüreği güzel olan ‘O’ insanlara. Yolumuz tekrar tekrar kesişsin.
Bu organizasyonda yer almamı sağlayan Enes’e başta teşekkürlerimi iletiyorum. Daha sonrasında Samsun’da tanıdığım güzel insanlara bizi şımarttıkları için teşekkürler.
Tam olarak tabiki gezemedim benim için yaptığım teknik gezilerden biriydi. Gittiğim şehrin ara sokaklarını, kültürlerini, insanlarını bilmek ve tanımak isterim. Genel çıkarımlara varmaya çalışırım. 

Samsun umarım yine yollarımız kesişir.
Eklemelere doyamadım. Herkesten her yerden biraz fotoğraf aşağıda devam ediyor.





bütün fotoğraflarımızı trolledi.
güzel bir kapanış olsun 🙋

EK: Haklı serzenişler olarak teşekkür etmediğim bu programı bize hazırlayan Nurdal Abimiz (Nurdal Durmuş), Semanur ve Merve Hanım ile birlikte ismini bilmediğim nice emekçilere teşekkür ederim.
 


10 Mayıs 2017 Çarşamba

spontane bir gün


Batu: bisikler sürelim mi?
ben: sınav haftan
batu: yarın sınavım yok
ben: peki

Bunu yazarken asfaltta bir iki turlar döneriz diye bekliyordum. Ellerim kızarık, bacaklarım yamuldu daha fazla detaya gerek yok 🙈
Bisikletim tamirdeydi. Önce onu aldık sonra dere, tepe, patika, asfalt bilmediğimiz yerlerde dolanmaya başladık. Aslında detaylı olarak çok yazılabilirdi ama gittiğimiz yerleri bilmeyince çok eksik kalacak anlatım. Ayrıca en hazırlıksız turumuzdu. Hem mental olarak -benim için çünkü Batuhan kafasında yapmış bu planı aslında- hem de yanımıza hiç yiyecek almamıştık. Biraz su biraz erikle turu bitirdik.
Şehir merkezinden çıkıp. yine Cip yoluna doğru sürdük. Oradan sonrası yok bende bilmediğim bir sürü yollardan geçtik. Sonra Baskil yol ayrımına falan gelmişiz. Ondan sonra bilmediğimiz köylerin mahalle aralarında dolanıp durduk.
çektiğimiz bir kaç fotoyu paylaşacağım merak etmeyin sıkmayacağım bu defa sizi 🙋
yaprak dökümü dizisini anımsadım


Bir an sevindik aa harabe falan gerçekten eski bir bacaydı burası. Batu bir ara beni içine atmayı kafasından geçirdi ki neyse uygulamaya koymadı.
o bir baca
ama ben geçemem ki😇
Çamurdan kurtuldum sanmıştım ama resmen çamur göletine düştüm.
Her tarafım çamura bulandı. Sanki biraz da düştüm. Yoruldum ve acıktım.
Neredeydik bilmiyoruz.

Bu yol bitmez deyip biraz mola verdik. O sıra da kendimizi çekme çalışmaları...
ben: çekti mi sence
batu: bence çekmiştir.
ve flash patlar.
çekilenler arasında en iyisi buydu 🙈
ne taraftan gidelim diye düşünürken
fotoğraf çekilmeyi de hiç sevmez!
Uzun bir patika yolu bitirdik. Tam asfalta çıktık oh şükür bitti diye sevinirken fotoğrafta çok belli değil (o kadar yaklaşabildik) 3 köpek önümüze çıktı 6 köpeğinde sesi geliyordu arkadan. Biz de paşa paşa o uzun patika yoldan geri dönüp başka bir asfalta çıktık. Batu ile yaptığımız plansız en uzun yolculuktu. Yürümeyi unuttum sanırım.

Bugün de böyleydi görüşmek üzere 🙋

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Tokat’a Gitmek Gerek

Ne zamandır yazamadım. Yine biraz tembellikten biraz da yoğunluktan. 
Bugün bana Tokat’ı anlamlı kıldıran arkadaşlarımdan birinin yüzünü güldürmek  ve anılarımıza da değinmek için bilgisayarımın başına geçtim. Eski fotoğraflarımdan da yararlandım.

Yazmadığım süreçte tabi ki yine gezdim, birkaç sınava girdim, yüksek lisans mezunu oldum, sağlık problemleri oldu, birkaç gezi planım iptal oldu ve yenileri eklendi derken buradayım.

Geçen yıl Tokat hakkında bir şeyler yazacak olsaydım fikirlerim çok farklı olabilirdi. Ama birkaç aydır dünya benim için pembe bulutlarla kaplanmaya başladığından eski gamsız ve pozitif hallerime döndüm ve Tokat bile gözümde sevimli artık. Evrene nasıl bir enerji yollamışsam artık sunum günümde hava yazdan bir gündü. Diğer günlerde ise bürokrasi işlerimi halletmek için fakülteler arası labirentteki fare gibi dolanırken yağan yağmur beni hiç ıslatmadı. Ben bina içindeyken deli gibi gök gürültüsü, şimşekler ve yağmur hatta bir ara dolu ☺. Ben binadan çıktığım an günlük güneşlik. Başlangıcımız güzel olmasa da kapanışımız güzel oldu Tokat. Barıştık sanırım🙋

Tokat ile yollarımız mecburi olarak kesişti. Ağlayarak bu şehre gittiğimi hala dün gibi hatırlıyorum. Bu şehir istediğim şeylerden vazgeçerek yeni bir başlangıç yapmayı tercih ettiğim ve hayatım boyunca sorgulayacağım bir karar olarak kalacak.
Bu şehirde çok talihsiz şeyler yaşadım. Dönem olarak da hayatımın yolunda gitmediği bir dönemdi. Ve kötü şeyler anımsattığından şehri beynimde kötü kodladım. Neyse ki negatif duygular gitti bu şehre çok da haksızlık yapmak istemiyorum. Tokat’ta bir yıl yaşadım o yüzden daha detaylı gözlemlere sahip olabildim. Elimden geldiğince objektif olmaya çalışacağım. Yaşamak istediğim şehirlerden biri değil yalnız onu söyleyebilirim.

Şehre ilk indiğim zaman Gizem ile birbirimize sarılarak birbirimizin hayatına girdik. Birbirimiz için yabancıydık. Merviş vesile olmuştu tanışmamıza. Ve aramızda hiçbir resmiyet, sizli-bizli bir durum, bir sınır ve çekinme durumu olmadan tanıştıktan birkaç saat sonra dedikodu yapmaya başlamıştık. O benim için “Tokat’ın Gizemi” oldu. Merve ve Gizem sayesinde şehri daha rahat öğrendim. Paylaşacağım mekanların çoğu onlarla birlikte keşfedilen nice anılara sahip. Tokat’ta ilk dikkatimi çeken belediye otobüsleriydi. Yarım dolmuş gibi. Aa ne tuhaf derken gün içinde çoğu kez kullandığım toplu taşıma araçlarının sakin olduğunu ve şehre yettiğini gördüm. Şehrin havası Karadeniz’le karasal karışımı bir şey. Sisli, kapalı hava çoğu zaman hakim onun dışında kışı da sert ve kar yağışlı olabiliyor.

Ölü selası hiç dinlediniz mi bilmiyorum ama burada ölü selaları çok tuhaf bir şekilde okunuyor. Daha doğrusu sela bittikten sonra ölen kişinin şeceresi (belediye çalışanı x'in annesi, x öğretmenin babası, x ile y'nin babannesi...) sanki bir şiir okuyormuş edası ve ÇAĞATAY ses tonuyla😎😝 üzgünüm ama biri öldüğündeki o duyguyu yaşayamıyorum.

Dezavantajlı bir şehir olarak nitelendiriyorum ben Tokat’ı. Şehrin göbeğinde kocaman heybetli bir dağ mevcut. “O dağa çıkarsan 7 yıl orada yaşarsın.” Batıl inancından o zamanlar Tokat’tan nefret ettiğimden dolayı dağa çıkmadım. Şimdi ki dağcı profilimle tabi ki affetmezdim. Şehir dağın etrafında kurulu. Yamacında Amasya bunu aşıp çok güzel değerlendirmişken Tokat bunun çok gerisinde kalmış.
'o dağ'
Elazığ’da hep merkezde yaşadığımdan gittiğim illerde de hep bu şekilde bir düzen arayışına giriyorum. Selimoğlu Kız Pansiyonu gittiğimde hep kaldığım yerdir. Merkezde ve ulaşım rahat. İlk gezmeye gittiğimde çok temiz ve gayet cazipti. Ama işin aslı öyle değilmiş 😂 şimdi çokta gömmeyeyim ama beklentiniz hiç olmazsa uygun fiyata ( günlük 20 tl) kalabilirsiniz.

Pansiyonun karşısında meşhur saat kulesi var. Akşamları ışıklandırması güzel ve bizim terastan  net görünüyor.  Kaldığım dönemlerde gece 1’de 1 kere, 2’de 2 kere, 3’te 3 kere… çalması ifrit etse de yine de kabul edilesi bir güzellik 😃


 


Benim için Tokat’ta olmazsa olmaz Pirhan’dır. Tabi ki bu gidişimde de gittim. Kaldığım dönemlerde de yemek yemek için ve uzun sohbetlerimiz için sürekli gittiğimiz bir yerdi. Yemekten sonra üzerine künefe yemek büyük zevklerimiz arasındaydı. Otantik ve taş duvar dokusu beni kendine çekmiştir. İşletme müdürü (Hakan Bey) ile traji komik bir şekilde tanıştıktan sonra -çalışanın yaptığı hatayı işletmeye mal edemezdim- ona ve işletmeye saygım aslında daha çok arttı. Lezzet ve fiyatlar çok iyiydi. Ancak bu gidişimde fiyatlar biraz artmıştı. Eski ekonomikliği var diyemem ama lezzet yine iyiydi mekan güzel tavsiye ederim. Fotoğraf çekemedim. Çünkü arkadaşla o kadar koyu sohbete daldık ki. Son otobüse koşmamız gerekti.

ciğer sac tava falan filan... (Pirhan)
Yeni bir sürü mekan açılmıştı onlardan biri de Hakan Bistro. Sivas menşeili (bu kelimeyi hep kullanmak istemişimdir)  mekan çok güzel ve ferahtı. Çalışanlarda gayet hoştu. Yediğimiz yemekte güzeldi. Öneririm efenim.

bir şey soslu tavuktu ama hatırlayamadım 
Bizim Tokat’tan ayrılmamıza yakın AVM (Novada) açılmıştı. Şehir için hem iyi bir iş alanı hem de şehrin ihtiyaçlarını karşılayan bir alan oldu. Mağazalar gayet güzel. Hadise’den sonra şehre yeni bir soluk getirdi 😂 Sivas’tan hafta sonu müşteri çekmeye bile başladı takdir ediyorum.


Şehrin göbeğinde Taşhan ki gerçekten tam bir han, eski dokulara taş duvarlara benim gibi hastaysanız burada gidip bir çay veya közde kahve içmenizi öneririm. Bir de yağmur yağıyorsa oh mis. Ayrılmadan önce bu anı yakaladım ve yağmur altında keyif kahvesi içip şehirden ayrılmıştım. Ayrıca hediyelik eşyaların olduğu ve bir çok otantik eşyanın satıldığı dükkanlarda mevcut. Tek eleştireceğim yer lavaboları. Hem paralı yapıyorsun hem hizmet vermiyorsun. Paralı olduğunu hesap edemeden yanıma cüzdan almadan çıktım ki kötü vaziyetteydim bir tur bindirerek varıyorsunuz tuvaletlere 😒ama tombik teyze beni almadı içeri. Söylenerek indim aşağı cüzdanı alıp tekrar yukarı çıkıp tam bir tur attıktan sonra vardım. Hala altıma işemediğim için şanslı hissediyordum kendimi. Teyze elime bir kağıt havlu sıkıştırdı, içeride tuvalet kağıdı bitmiş. Sonra ışıklar yanmıyordu, tuvaletler kirliydi musluklar ayrı vaka, sabundan hiç bahsetmiyorum bile. Utanırım o tuvalet için ben para istemeye açıkçası. Efenim Taşhan’a gidin ama tuvaletlerine gitmeyin.





Üniversite kazanma hayalleri arasında çimlere yatma hikayesi vardır ya. Burada onu gerçekleştirebileceğiniz sonsuz bir kampüs alanı mevcut. 


 
eski zamanlardan (2014)
Evet biraz dağ patika bayağı rakım farkı var ama liseden bozma bir binada okuduysanız burası sizin çimlere yatma hayalinizi fazlasıyla karşılıyor. Kampüs alanı içinde salaş 😃 hatta pis sinekli bir mekan vardı adını hatırlayamadım (Tokatlı veya Tokat’ı bilenler olursa yazsınlar ekleyeyim) ama beni çok etkilemişti. Ağaçların arasında patika yoldan gizli bir yere girer gibi. Tam öğrenci mekanıydı 😏


Üniversite içerisinde sosyal tesis mevcut. Aynı mekan içerisinde iki farklı işleyiş mevcut. Bir yerinde çay içemiyorsun bir yerinde yemek yiyemiyorsun. Oturdunuz, yemeğinizi yediniz ve çay içmek istiyorsanız cafenin diğer bölmesine geçiyorsunuz. Bir işleyiş getirmeye çalışmışlar ama olmamış. Bu gidişimde orada yediğim en güzel pideyi yedim yalnız. Öğrenciler, sempozyum dolayısıyla il dışından gelen misafirler için yemeklerin güzel çıktığını iddia ettiler bu arada.

o nefis pide
Fırınistan var bir de. Herkesin günde muhakkak bir kere uğradığı bir yer. Sonra hibe programlarından destek alıp işi büyüttüler ve 3 katlı bir bina oldu. Evet yemekler hamur işleri çok güzel ama bence mekan çok kasvetli ve gürültülü buna bir çözüm bulmalılar. Avantajı ise herkesin iniş ve biniş için kullandığı durağın orada olması.
bizim dürümün adı olmuş wrap
Kaldığım dönemlerde gittiğim yerlerden birisi Ballıca Mağarasıydı. 

 

Eski mağaracı olaraktan tabi ki bayıldım. Sarkıt, dikit, sütun, popcorn, perdeler ve daha nice oluşum. Bazıları renginden dolayı bazıları da oluşumların bal peteklerini andırdığından dolayı isminin Ballıca olduğunu söylüyor. Gittiğim dönemde işletme sahibi tanıdık olunca ayrıcalıklı hizmetlerden yararlandım. Diğer sosyal medya hesaplarımda onların fotoğraflarını paylaşmıştım zamanında. 

tokat kebabı


Tokat’ın meşhur bir kebabı var. Onu da burada torpilli bol porsiyonlu olarak yedim. Mevsimi var, sebzelerden yapıldığı için. Patlıcan, patates, domates, biber, ve işin püf noktası sarımsak. Ve birde yağlı kemikli et ve özel dizilişi. Özel bir baharat ve soslu bir şey değil farkı sunumu ve işin esprisi sarımsakta evde bile deneyebilirsiniz. Tokat’a gitmenize gerek yok yani🙋😂





Irmak kenarı (Yeşilırmak) dedikleri kocaman bir kanalın içinde cılız bir su. 



                       En son gittiğimde tadilat vardı. Güzel bir görünüme ulaşır umarım. 

Gitmenizi önereceğim yerlerden birisi Almus Barajı. Bisiklet turu düzenleyip çok keyif alacağınız bir gezinti olacağını umuyorum. 
 


Suya düşüp kendimi ıslatmasaydım iyiydi tabi 😁 gün boyu totomu kurutmak için güneşte gezip sıcak kayalıklara oturduğum doğrudur.

Ve şehrin Sivas’tan girişinde Saklı Bahçe kesinlikle gidilmesi gereken yerlerden birisidir.
beni depresyondan çıkarmak için gezdirmişlerdi.
Daha çok yazarım ama sıkmak istemiyorum sizi. Tokatla aramızın iyi olduğu dönemde bu yazıyı yazmak iyi oldu. Bütün buzlarımızı erittik. Diploma almaya gittiğimde yeni yerler keşfedersem onları da tabi ki paylaşırım.
Merve: Kızlar ben Tokat'ı özledim.
Gizem: Bendeeee. Keşke Tokat'ta olsaydık.
Mehtap: Yoo hiç özlemedim. Nalet gelsin Tokat'a. Tokat sizinle anlamlı benim için. 🙆🙆

Merve ve Gizemle birlikte tekrar Tokat'a gitmek dileğiyle 🙋