5 Mayıs 2019 Pazar

Venk Kilisesi Bisiklet Turu

Bisikletle kilise gezme işine iyi sardık ☺

Yine Fırat Üniversitesi Bisiklet Topluluğu ile yorucu ama çok çok güzel bir tur yaptık. Sabah 08.00'de başladı turumuz. Kampüste toplandık. Kampüse giderken bir köpek beni takip etti. Ben durunca durdu, ilerleyince o da devam etti. Bir amca baktı ki ben sancı çekiyorum ☺ bana eşlik etti gideceğim yere kadar sohbet ettik ve bizim ekibin yanına vardım. 

Daha sonrasında...

Bisikletler kontrol edildi.

Telsizleri denendi.

İmzalar atıldı. 
Kamu Spotu da tamam.
O halde tur başlasın.
Hava yağışlı hatta fırtına falan gösteriyordu ama yine de biz yola çıktık. Bu sebeple gelmeyenler çok şey kaybetti bilesiniz. Çünkü sürmek için en ideal havadaydık. Ne çok sıcak ne çok soğuk ne de rüzgarlıydı. Acayip yoruldum ama bir hayli de keyif aldım. İlk molamızda hemen yemeye başladık. Sıcak çay ve sandviç.



Yolda grup temposuna göre belirli aralarla mola vererek ilerledik. Bu kadar dik yokuşları olduğunu bilmiyordum.

Ben de beyaz romantik elbisemle çiçekler arasında gezmek isterdim ama şartlar böyle ☺❤
Arada yorulmalar oluyordu tabi!

 


Blog benim değil mi, istediğim kadar iyi çıktığım fotoğrafımı eklerim !☺
Kontrollü şekilde geliyorlardı.
Artçı gibi artçı Batu heyt be.
Takip edin beni, ben liderim geçmeyin beni ☺

O kadar dik yokuşlardan sonra başladık inişe. O kadar çok indik ki sevinemedim çünkü bunun yine çıkışı vardı! Sonra hahhh vardık diye sevindim. Bir köye girdik halkını selamlayarak.


Sonra o şoku yaşadık hepimiz. Fazladan inmiştik. Ama ne iniş! Biz de köy halkı ile sohbet ettik. Fotoğraflar çekildik. Bizi çaya davet ettiler. Çoğunluk o kiliseyi bilmiyordu. Yıkıldı toprak altında kaldı diyen de vardı. Yusuf hocanın dediği gibi "Ayin yapmayacaktık." orayı inceleyecektik sonuçta. Köylerindeki değerden habersiz ve anlam yüklemeden onlar da yaşıyorlardı. Yapacak bir şey yok o inişten tekrar çıkışa başladık.


Köyün içinden geçerken birisi selamlayıp durdurdu. Köyün muhtarıymış. Ben bu yeni yerler keşfetme işlerine mağaracılıkla başladım. O zamanlardan beri gittiğimiz yerlerde, köylerde hep "ben bilirim en çok bana soracaksınız." tarzı amcalarla karşılaşırız.
Mıhtır amca

Eğleniyoruz mu gençler!
 Köyde bir de kale mevcut. Biz oraya çıkmadık ama siz gezmek görmek isterseniz bilginiz olsun. 



Yokuşları çıktıktan sonra bir mola daha verdik.

İyi yakalarım. Sana da selam olsun.




Biraz dinlenip karnımızı doyurduktan sonra artistik fotoğraflar çekmeye başlayabiliriz.




↑↑↑↑↑↑ Bu fotoğraflar kolay çekilmiyordu!↓↓↓↓↓↓↓↓



Sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. 
"Az yoruldular biraz daha yorayım" bakışı



Yolda ilerlemeye başladık. Jandarma aracı denk geldi. Hemen onlara sorduk. onlarda bizi takip edin dedi. Muhammed arkalarına düştü. Resmen araçla yarışıyordu.


Sonunda tabelayı gördük halbuki önünden geçerken "biz buraya gelmeyecek miydik yahu?" demiştim. Ama içimden! Sevinmiştim bu tabelayı görünce ama yanılmışım. Patika yol boyunca o diklikler devam ediyormuş. Ama  yol boyu hiç pes etmedim nefesim kesilse de bacaklarım yansa da hiç inmedim o bisikletten! Vardığımda bizim ekipten antrenmanlı olanlar varmıştı jandarma da bizi bekliyordu. 
Ben varınca " helal olsun erkeklerin çoğu çıkamadı sen çıktın" dediler. 
Ben de "o iş erkeklikle olmuyor" dedim. (Tabi yine içimden homurdanarak) ama kendime kızdım keşke dışımdan da söyleseydim diye!

Şaftım kaydı tabi. Dinlenip bir şeyler yiyip içtikten sonra kiliseyi gezmeye başladık.